Pantenol ve Kozmetikte Kullanımı


Kozmetik ürünlerin etiketlerini okuma alışkanlığınız var ise en sık karşınıza çıkan kimyasallardan birisi de pantenoldür. Pantenol pantotenik asidin alkolle birleşmesinden meydana gelen bir moleküldür. Kelime anlamı "her yerde bulunan” manasına gelen “ pantos” sözcüğünden türetilmiştir. Formülasyonlara baktığımızda da isminin hakkını veren bir molekül olduğunu söyleyebiliriz.

Pantenol vücuda alındığında hızla D-pantotenik aside dönüşür. Pantotenik asit B5 vitaminin koenzimidir. B5 vitamini pantoat ve β alanin kısımlarından meydana gelmiştir. Bununla birlikte pantotenik asit genel olarak B5 vitamini olarak bilinmektedir. Pantotenik asit hayvanlarda sentezlenmemekle birlikte eksikliği bildirilmemiştir. Bitkilerde doğal olarak sentezlenmektedir. D, L formları ile rasemik karışımlar halinde bulunabilir. En çok kullanılan formu D-pantenol ( dekspantenol) dür.


Pantenolün moleküler formülü

B5 vitamini memeli hücrelerinde Koenzim A’ nın sentezi için esansiyel olarak gerekli bir maddedir. Suda ve etanolde çözünür bir vitamin olan B5 vitamini şeffaf bir görünüme sahiptir.  Nemlendirici, yatıştırıcı ve yumuşatıcı özelliklere sahiptir. Aynı zamanda güneş yanığı, rinit, konjonktivit ve yara iyileştirici özellikleri nedeniyle topikal tedavilerde ( ülserler, yanıklar vb.) kullanılmaktadır.

Pantenol ve pantotenat çok düşük toksisiteye sahip olduğu belirtilse de bazı alerjik reaksiyonlar rapor edilmiştir. Nedeni bilinmemekle birlikte nadir de olsa antibiyotikler, barbitüratlar ve narkotiklerle alındığında alerjik reaksiyonlar gösterebilir. Arı sütü ile etkileşebileceği bildirilmiştir. Hemofilisi olan hastaların pantenol ve türevlerini almaktan kaçınmaları gerekmektedir, kanama süresinde uzamaya neden olmaktadır.
Pantenol kullanımı genel olarak sınıflandırılacak olunursa saç preparatları, cilt bakım ürünleri ve yara iyileştirici preparatlarının formülasyonlarına girmektedir. Genel olarak kullanım oranı % 5'dir.
Pantenol su varlığında yavaşça dekompoze olur. Bu yüzden lakton,  hidroksikarboksilik asidin poli esteri gibi moleküllerle stabilize edilmesi gerekmektedir. ( Stabilization of Panthenol, Heinrich Kläui, 1959)

SAÇ BAKIMINDA PANTENOL

Pantenol saç bakım preparatlarında yoğunlukla kullanılan kimyasallardan birisidir. Nem tutucu özelliği sayesinde saç tellerinin çapını %10 a kadar arttırır. Deriye ve saça nüfuz edebilir. Saça nüfuzundan sonra atmosfer koşullarına, saçın taranmasına bağlı olmaksızın saçın nemini korumasına yardımcı olur. Saç kremleri, şampuanlar, saç uzatmak için kullanılan preparatlar, saç şekillendirici ürünler, aerosol saç spreyleri gibi bir çok ürünün formülasyonunda yer almaktadır.

Iwata ve ark., 2009 yılında yaptıkları bir çalışmada saç çapını arttırdığı düşünülen bir B3 vitamini, kafein ve pantenol karşılaştırılmıştır. Pantenol numunesi pantenol ve çeşitlerini (D-pantenol, DL-pantenol, pantotenik asit) içermektedir. Kontrol numunesi distile sudur. Çalışmada saçın çap artışından sorumlu olan dermal pupilla hücreleri 48 saat boyunca strese maruz bırakılmışlardır ve kimyasalların dermal pupillanın metobolik aktivitesindeki yaptıkları değişimler gözlenmiştir. %0.0006 konsantrasyonda B3 vitamini dermal pupilla aktivitesini %8 düşürürken, %0.15 konsantrasyonda pantenol % 6 , %0.05 konsantrasyondaki kafein de % 41 arttırmıştır.

Pantenol içerikli saç bakım preparatlarının sayısı sabit kalmayıp çeşitli karışımlarla birlikte üretilmeye devam edilmiştir.  Larry L. Lundmark da 1990 yılında allantoin ve pantenol karışımı bir saç bakım ürününe patent almıştır. Bu ürün allantoin, pantenol ve monohidrik alkol karışımından meydana gelmekte olup, saç bakımı için yararlı olacağı Amerika Birleşik Devletleri Patent Enstitüsü tarafından onaylanmıştır.
Pantenol saç foliküllerine bağlanarak saç yüzeyini kaplar ve yaygınlaştırır. Böylelikle saç yüzeyini düzgünleştirerek daha parlak görünmesini de sağlar. Aynı zamanda saçın daha kolay taranmasına yardımcı olur. Pantenol saç bakım ürünlerinde kullanıldığı gibi maskaralarda dahi kullanılabilir. Aynı mekanizma kirpikler için de geçerlidir.

CİLT BAKIMINDA PANTENOL

Pantenol günümüzde topikal olarak uygulanan hemen her ürünün bileşiminde bulunmaktadır. Pantenol cilde çok iyi penetre olduğundan kolaylıkla emilir ve etkisini gösterir. Nemlendiriciler, güneş kremleri, gece bakım kremleri, tonikler, temizleyici sütler,  pantenolün bileşimine girdiği ürünlerden sadece birkaçıdır. .
Losyonlar ve kremlerde pantenol cildin nemlenmesini sağlar. Su tutucu özelliği sayesinde cilde nem çekerek cildin daha güzel ve yumuşak bir görüntüye sahip olmasına yardımcı olur. Pantenol deriye absorbe olduğundan kırışıkları ve çatlakları su ile doldurarak cildin görünümünü de düzeltir.
Pantotenik asit normal epitelyal fonksiyon için gereklidir. Karbonhidratlar, yağ asitleri, proteinler, glukoneogenez, sterol, steroid hormonlar ve porfirinler gibi maddelerin metabolizması için önemli olan enzim katalizli reaksiyonların çeşitli kofaktörleri gibi davranan koenzim A nın komponentidir. Dekspantenolün (D-pantenol) topikal kullanımı sonucunda deriye penetrasyon oldukça iyidir ve yağ içinde su emülsiyonları gibi bir taşıyıcı içinde olduklarında oldukça yüksek konsantrasyonlara ulaşabilmektedir. Topikal dekspantenol stratum korneumun hidrasyonunu arttırır, transepidermal su kaybını azaltır böylelilikle cildin yumuşaklık ve elastikiyetini sağlar.  

KOZMESÖTİK OLARAK PANTENOL

Pantenolün yara iyileştirici özellikleri konusunda bir çok çalışma yapılmıştır. Bu çalışmalarda genellikle dekspantenol kullanılmaktadır. Yara iyileşmesi ile ilgili bir mekanizma olan fibroblast proliferasyonu in vivo ve in vitro olarak dekspantenolle gözlenmiştir.  Yara iyileşmesinde re-epitelizasyonun hızlanması yani sağlam epidermal bariyer fonksiyonun bir belirteci olan transepidermal su kaybının azaldığı da gözlenmiştir. Dekspantenolün antienflamatuar özellikleri UV-indüklü eritem tedavisinde dekspantenolün yararlı etkileri yara izleri, yanık izleri ve çeşitli dermatozların giderilmesinde de gözlenmiştir. Epitelizasyon, granülasyonün stimülasyonu ve kaşıntının azalması dekspantenol içeren formülasyonların en belirgin özellikleridir. Çift körlü plasebo kontrollü çalışmalarda dekspantenolün yara iyileştirici etkileri kanıtlanmıştır. Epidermal yaralarda dekspantenol emülsiyonlarının kullanılması ile kızarıklarda azalma ve daha elastik ve daha sıkı bir epitel yapısı oluşumu gösterilmiştir. Transepidermal su kaybının izlenmesi ile epidermal rejenerasyon ve dekspantenol tedavisi arasında doğrusal bir oran bulunmuştur.

1990 larda yapılan fare deneylerinde pantotenik asidin acne vulgaris tedavisinde kullanılabileceğine dair bazı veriler elde edilmiştir. 1995 yılında Lit-Hung Leung un yaptığı çalışmada B5 vitamini yüksek dozlarda akne problemini çözmüş ve ciltteki gözeneklerin boyutunda azalma meydana gelmiştir. Dr. Leung aynı zamanda pantotenik asidin öncülüğünü yaptığı koenzim A nın hormonlar ve yağ asitleri arasında da bir ilişki bulmuştur. Pantotenik asidim kan düzeylerinin yetersiz olması halinde koenzim A öncelikli olarak androjen üretmektedir. Bu durum da yağ asitlerinin üretiminin artmasına ve sebum salgılanmasına neden olmaktadır. Sebum üretiminin artışıyla akne oluşumu artmaktadır. Leung çalışmasını 45 Asya’ lı erkek ve 55 Asya’lı kadın denek üzerinde yapmıştır. Pantotenik asit dozu 10-20 g arasında değişmektedir. Bu US Daily Value değerinin çok üzerindedir. Yetişkinler için önerilen günlük 5 mg dır.  Dozun % 80 i oral % 20 si topikal kremle alınmıştır. Akne azalması tedaviye başlandıktan bir hafta ile bir ay arasında değişen süreçlerde başlamıştır.

REFERANSLAR
4) Allergic contact dermatitis due to panthenol, G. I. STABLES AND S. M. WILKINSON, Department of Dermatology, The General Infirmary at Leeds, Leeds LS1 3EX, UK
5) Stabilization of  Panthenol, Heinrich Kläui, assignor to Hoffman la Roche Inc., Switzerland , US Patent Office, Patent raporu
6)Panthenol Aerosol Hair Spray, Saul Howard Rubin , assignor to Hoffman la Roche Inc., Switzerland , US Patent Office, Patent Raporu
7)Hair Treatment Composition, Maes et.al., Richardson Vicks Limited, England US Patent Office, Patent raporu

Hindistan Cevizi Yağı-Bal Maskesi

Kış günlerinde cildimizin soğuktan gerilip, kızardığı ve strese girdiği anlarda bolca krem boca etsek de yoğun nem takviyesi için maske bakımı şart. Blogda zaman zaman evde kendi imkanlarınızla yapabileceğiniz güzellik reçetelerinden bahsedeceğimi söylemiştim. 

Hindistan cevizi ve bal karışımından oluşan bu basit maske cildinize yoğun nem ve ışıltı verir. Hindistan cevizi yağı orta ve kısa zincirli yağ asitleri açısından oldukça zengindir. Bal ise içerdiği vitaminler, antioksidanlar ve antimikrobiyal özellikleri ile tek başına bile bir bakım ürünü olabilecek potansiyele sahip. 


Gelelim tarife:

Hindistan cevizi yağı-Bal Maskesi:

  • 1 tatlı kaşığı hindistan cevizi yağı
  • 1,5 tatlı kaşığı bal

Tarifimiz gördüğünüz üzere oldukça basit :) Hindistan cevizi yağınız yoksa soğuk sıkım zeytinyağı da kullanabilirsiniz. 

Bu maske hemen hemen her cilt tipi için uygundur. Uygulayıp 30-45 dk uyguladıktan sonra tonik olarak maden suyu/sulandırılmış elma sirkesi kullanabilirsiniz.

Bu maskeyi kuru saçlara sahip olanlar saç maskesi olarak da kullanabilir.

Şampuanlar

Yolda yürürken herhangi birini çevirip sorsak "En çok kullandığın kozmetik ürün nedir?" diye hemen herkesin ortak cevap vereceği üründür "Şampuan".
Günlük hayatımızda temizlik amaçlı kullandığımız kozmetiklerin başında gelen şampuanların etiketlerini okumaya çalıştığımızda bize anlamsız gelen pek çok kimyasalla karşı karşıyayız. Etiketten önce gelen hareket ise kapağı açıp koklamaktır. Evet, kim saçlarım güzel koksun istemez ki :)
Bu yazımda size kokunun yanı sıra iyi bir şampuan tercih etmenize yarayacak bazı pratik bilgiler vereceğim;
Öncelikle şampuanlarda kullanılan temel kimyasallara bir bakalım;


Su: Hemen hemen bütün şampuanların dağıtılma fazı sudur.

Yüzey etken maddeler: Şampuanların temel bileşenlerinden birisidir. Yüzey etken maddeler saç deriniz ile kirlilikler arasındaki ağı kırar ve kirliliklerin suya geçişini sağlayarak saçınızın temizlenmesini sağlarlar. Etiketlerde sıklıkla gördüğümüz sodyum lauril sülfat, amonyum sülfat, cocoamidopropyl betaine gibi maddeler yüzey etkin maddelerdir ve gözümüzü açtığımızda yanmasına neden olan moleküller de sülfatlı yüzey etken maddelerdir. Bebek şampuanlarında non iyonik yüzey etken maddeler kullanılır bu nedenle de bu şampuanlar göz yakmaz.

Yumuşatıcı/nemlendiriciler: Saç tipi kuru olanların kabusudur banyodan sonra saç taramak. Yumuşatıcı/nemlendiriciler de saçtaki statik elektriği engeller ve yüzey etken maddenin uzaklaştırdığı sebum yerine saç derisinin nemli tutulmasına yardımcı olur. Katyonik polimerler, silikon türevleri (dimetikon, polidimetil siloksan gibi), selüloz türevleri gibi kimyasallar bu amaçla kullanılır.

Köpük oluşturucular: Bir şampuanın kokusunun yanı sıra kullanıcılarda tercih nedenlerinden birisi bol köpük oluşturması dersek yanılmış olmayız herhalde :) Yoğun köpük psikolojik olarak bizde yoğun temizlik hissiyatı oluşturur. Bunda reklamlarda saçını köpürte köpürte yıkayanların da etkisi vardır elbette :) Ancak altını çizerek ifade etmeliyim ki ne kadar köpük o kadar temizlik demek değildir.

Dağıtıcı (dispersing) ajanlar: Şampuanın raf ömrü boyunca formülasyonun bozulmaması için konulurlar. Glikol distearat, akrilatlar, karbomer türevleri bu gruba girer.

pH ayarlayıcılar: Daha önceki yazılarımızda derimizin asidik pH (yaklaşık 5,5-6)'ya yakın olduğundan bahsetmiştim. Şampuan formülasyonlarına ilave edilen sitrik asit, tartarik asit gibi maddeler de şampuanın ciltle uyumunu kolaylaştırır. Bununla birlikte yüzey etken maddelerin bozulmamasına yardımcı olur.

Koruyucular: Şampuanınızın yapısının bozulmaması için ilave edilir. Benzoik asit, salisilik asit ve parabenler bu grupta yer alır.

Diğer ilaveler: Saç rengini açan maddeler, koku maddeleri bu gruba girer.

Bu kimyasalların elbette hepsini ezberlemek mümkün değil. Ama etiket okuma alışkanlığı kazandıkça bu konudaki bilincinizin artacağına emin olabilirsiniz.

Kaynaklar:
http://www.chemistryviews.org/details/ezine/4007741/Shampoo_Science.html
http://europe.newsweek.com/science-shampoo-what-ingredients-mean-222524?rm=eu

Kozmetik ürün ambalajındaki semboller ve anlamları

Hepimiz kozmetik mağaza raflarında gezerken ürünleri elimize alıp ambalajını okumaya, üzerindeki sembollerin ne anlama geldiğini çözmeye çalışırız. Aslında ürün hakkında önemli bilgiler veren bu sembolleri biliyor olmak oldukça faydalı. Gelelim en sık karşılaşılan sembollere;

1.Açıldıktan sonra kullanım süresi

Kozmetik ürünün açıldıktan sonra ne kadar süre kullanılabileceğini belirten semboldür. BUrada boş görsele yer verdim ancak ürünlerin üzerinde 8M, 12M gibi ibareler görürsünüz. Burada "m" ibaresi İngilizce "Month" yani "Ay" ı belirtiyor. Ürününüzü açtığınız tarihi üzerine not alırsanız ürünün ömrünü daha kolay takip edebilirsiniz.


2.Minimum dayanma süresi

Raf ömrü 30 ay ve daha az olan kozmetik ürünlerde kum saati sembolü olmak zorundadır. Sembolün altında son kullanma tarihi ay/yıl veya gün/ay/yıl olarak belirtilir.



3.Organik Sertifika

İçeriğinin en az %95'i doğal içeriklerden oluşan kozmetik ürünler bu içeriği kanıtlamak için bu durumu kanıtlamalı ve etikette bu sembole yer verilmelidir.

4.Alev alabilir

Aleve ve kor ateşe püskürtülmemesi gereken ürünlerin etiketinde bulunan semboldür.
5. Ürün hayvanlarda test edilmemiştir

Bu sembolün yer aldığı ürünlerin toksisite testlerinin hayvanlar üzerinde yapılmadığını ifade eder. Mümkün olduğunca bu ürünleri tercih edelim :)

6.Geri Dönüşüm

Bu sembollerden birinin olduğu ürün ambalajlarının geri dönüşümlü olduğunu ifade eder.

Bunun yanı sıra;
ȝ: Ambalajın otomatik ve standardize edilen makine ile doldurulduğunu gösterir.
e: Ambalajda miktar bilgisi ile birlikte kullanılır ve rakamsal olarak ürünün miktarını ifade eder.

Bu yazıdan sonra semboller bir miktar daha anlamlı gelecektir umarım :) 

Kozmetik Ürün Alırken

Ülkemizde kozmetikler TİTCK tarafından belirli periyotlarla piyasa gözetimine tabii tutulmaktadır. Güvensiz ürünler için yapılan çalışmalar da Kurumun sitesinden yayınlanmaktadır. Bununla birlikte resmi web sitesinde yayınlanan ve dikkat edilmesi gereken hususlar aşağıdaki gibi belirtilmiştir;

"Kozmetik ürünün kullanım amacı, kullanılabileceği yerler, ürünün içeriği, son kullanma tarihi, üretim yeri, ürünün nitelikleri vb. bilgiler ürünün etiket veya ambalajında yer alır. Tüketicinin ürünü tanımak için etiket ve ambalajını incelemesi, ürünü kullanırken ise kullanma talimatları ve uyarıları mutlaka dikkate alması gerekir.

Bazı kozmetik üreticileri tarafından kozmetik ürün ambalajlarına yazılan “5324 Sayılı Kozmetik Kanununa göre üretilmiştir”, “Sağlık Bakanlığına bildirimi yapılmıştır”, “Sağlık Bakanlığından onaylıdır.” ve benzeri ifadeler ile Bakanlığımız ve Kurumumuz isim ve logolarının kullanılması uygun olmayıp, bunlar Bakanlığımız tarafından verilen herhangi bir ruhsat, izin veya onay anlamı taşımamaktadır.

Tüketicilerin dikkat etmesi gereken bir diğer husus ise; Kozmetik ürün ambalajında herhangi bir hastalığı tedavi ve teşhis etmeye, önlemeye veya bir fizyolojik fonksiyonu düzenlemeye ilişkin sağlık beyanı olarak nitelediğimiz ifadeler kullanılamaz, bu tür ürünler ile ilgili ise Kurumumuz yaptırımlar uygulamaktadır.

Kozmetik bir ürünün, doğru ve ambalajı üzerinde yer alan kullanma talimatlarına uygun olarak kullanılması sonucunda ortaya çıkan istenmeyen etkiler öncelikle firmaya, daha sonra doktor raporu ile birlikte Kurumumuz web sitesinde yer alan ‘Kozmetik istenmeyen etki’ sekmesinden Kurumumuza bildirilmelidir. Bu bildirimler tarafımızca kozmetovijilans kapsamında değerlendirilir.

Kozmetik ürünlerin ambalajında üretici veya ithalatçının unvanı ve adresi ile ithal edilen kozmetik ürünlerin ise ambalajlarında menşei ülkenin belirtilmesi gerekmektedir.

Üretim kodu/seri/şarj/parti/üretim/batch/lot numaraları gibi ürünün üretimine dair tanımlayıcı ifadelerinden birinin ambalajda yer alması kozmetik ürünün izlenebilirliği açısından önemli olup kozmetik ürün üzerinde yer alması gerekmektedir.

Doğal kaynaklı kozmetik ürünlerin içerikleri nedeniyle raf ömrünün diğer kozmetik ürünlerden daha kısa olabileceğinden bu konuda ambalaj üzerinde yazılan bilgilere ve ürünün saklama koşullarına dikkat edilmelidir.

Hizmet sunan müesseselerin mal veya hizmet tanıtımlarında veya hizmet sunumunda yer alan/kullanılan, kişisel temizlik ve bakım ürünleri, hediyeler ve numuneler dâhil olmak üzere kozmetik ürün kapsamına giren ürünler (kolonyalı mendil, seyahat boyu sabun, seyahat boyu diş macunu, şampuan, saç kremi, duş jeli/sabunu, nemlendirici losyon/krem vb.) kozmetik mevzuatının gereklerini karşılamalı, ambalaj ve etiketinin üzerinde üretici firmaya veya ürünü sunan ticari müesseseye ilişkin bilgiler, ürünün içerik bilgisi ve hangi amaçla kullanılacağı hususunda bilgilerin bulunması gerekmektedir.

Kozmetik ürünlerin kullanımı aşamasında da; ürünlerin hijyenik kurallara göre kullanılması, başkalarıyla paylaşılmamasına dikkat edilmesi, uygun şartlarda ürün ambalajlarının ağzı sıkıca kapalı bir şekilde ve güneş ışığından koruyacak şekilde saklanması, rengi, kokusu ve kıvamı değişmiş ürünlerin kullanılmaması gerekmektedir."

Kaynak: TİTCK resmi web sitesi

Cilt sağlığımızı korumak için nelere dikkat etmeliyiz?

Vücudumuzun en önemli organlarından birisi olan cildimize yeterince dikkat ediyor muyuz? Sıcak ve uzun duşlar, makyajla uyunan geceler, uzun süre güneş altında kalmak cildimiz için oldukça zararlı. Temel ve basit önlemlerle cilt sağlığımızı korurken, cilt yaşlanmasını azaltabiliriz.
İşte o altın öneriler;

*Banyo yapmak harika bir keyif ancak uzun süren, sıcak ve sert banyolar cildimiz için uygun değildir. Kullandığınız duş jeli ve sabunları pH'sının cilt pH'sına (yaklaşık 5,5, hafif asidik) yakın olduğundan emin olun. Mümkünse gün aşırı duş almaya çalışın. Duştan sonra kullanacağınız nemlendiriciler cilt neminin uzun süre kalmasını sağlarlar. Kurulanırken de vücudunuza nazik davranın :)



*Banyo ile başladım ancak cilt sağlığını korumak için en önemli noktalardan birisi de güneşten korunma. Ozon tabakamız zarar gördüğü için artık zararlı ultraviyole ışınları da dünyamıza ulaşmaktadır. Bu nedenle cildimizi güneş ışınlarından korumamız oldukça önemli. Eczacınızın önereceği bir güneş kremi güneşin zararlı ışınlarından sizi koruyacaktır.

*Sigara içmeyin, içmeyin, içmeyin. Sigara dumanındaki kimyasallar cildinize çok ciddi zararlar vermekte. Bir haberde sigara içen ve içmeyen tek yumurta ikizlerin ciltlerindeki farklılıklara yer verilmiş. Sadece fotoğraflar o kadar net anlatıyor ki, haber metnini okumanıza gerek yok :) Söz konusu haber için tıklayınız

*Besinlerinizi seçerken cildinizi de beslediğinizi unutmayın. A, C, E vitaminleri antioksidan özellikleri ile cilt sağlığı için oldukça faydalı. Bunun yanı sıra çinko, selenyum gibi elementler içeren besinleri tercih ederek cilt sağlığınıza ciddi katkıda bulunursunuz. E ben nereden bileyim hangi besinlerde var diye bir soru gelebilir aklınıza :) Yeterli sebze ve meyve, süt ürünleri tüketin, işlenmiş gıdalardan kaçının, değişikliği siz de farkedeceksiniz.

*Stresten uzak durun. Tüm vücut sağlığını olumsuz etkilediği gibi cilt sağlığınıza da negatif etkileri çok. 

*Yüz temizliğinizi ihmal etmeyin. Makyajınızı temizlemeye üşendiğiniz her an makyaj malzemelerindeki kimyasallar cilt gözeneklerinizi tıkayarak siyah nokta oluşumuna davet çıkarırsınız. 

*Makyaj malzemesi tercih ederken güvenilir markalar olmasına dikkat edin. Özellikle kozmetikte ciddi sahtekarlıklar olmakta. Rujunuzun içinden ağır metal çıkmasını istemezsiniz değil mi? Bu noktada Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu yılı her çeyreğinde güvensiz kozmetik ürünler listesi yayınlar. Bu adresten takip edebilirsiniz.

Bu basit adımlara dikkat ederek cilt sağlığınızı koruyabilirsiniz. Genetik de önemli bir faktör olmakla birlikte ağırlıklı olarak cildinizi daha sağlıklı hale getirmek temel olarak sizin elinizde. 

Cildimizin Yapısı

Vücudumuzun en büyük organı denilince aklınıza ne geliyor? Karaciğer, beyin? Aslında organ denilince aklımıza iç organlar gelmekle birlikte en büyük organımız en değerli giysimiz olan cildimiz. Kozmetik/kozmesötik ürün kullanırken de cildin yapısını iyi bilmek gerekiyor. 
Özellikle de pazarlama harikası olan ürünlere karşı da uyanık olmak için cildimizi iyi bilmek gerekiyor. O kadar detay bilmeye de gerek yok, cildimizin en büyük bariyer olduğunu bilmekle başlayabiliriz :)
Bunun yanı sıra cildimizin kendisine ait bir florası olduğunu da bilmeliyiz.  Flora deyince aklınıza çiçekler gelir, cilt florası da cildimizin çiçek gibi olması için oldukça önemli. Flora bizim cildimiz üzerinde yaşayan bakteriler bütünü. Yağ asitleri oluşturarak cilt sağlığımızın devamını sağlarlar. Özellikle her gün, sıcak ve uzun duş alan bireylerin cilt florası zarar görür ve cilt problemleri ile karşı karşıya kalırlar.
Cildi anatomik olarak inceleyecek olursak da, temel olarak üçe ayrılır;
  • Epidermis
  • Dermis
  • Hipodermis

Kozmetik ürün uygulamaları için bizi en çok ilgilendiren katman doğal olarak en dış katmanımız olan epidermis. Cildimizin altına hiçbir şey geçirmemeyi kendine görev edinmiş bu katman cildimizi dış etmenlerden korur. Altındaki katman olan dermis ise kozmetik reklamlarında adını sıklıkla duyduğumuz kollajen ve elastin liflerinden oluşur. İçerisinde kıl kökleri, kan damarları, yağ bezleri ve çeşitli reseptörler bulunur.
Kozmetik ürün tercih ederken ya da evde doğal içerikli maskeler yaparken sizlere yol gösterecek bilgileri paylaşmaya son adım kaldı. Cildin yapısından sonra kozmetik ürün etiketi okumaya yardımcı olmaya çalışacağım.